Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

2011& Kırmızı

Resim
Bu yılın rengi benim için belirlendi. Yeni yıl, yılbaşı, noel psikolojisine uyum sağlamakla bir alakası yok, amacım yeni yılda hayata köklenmek. Daha sağlam kökler, kırmızı rengi, birinci çakra, haydi kızım sal köklerini toprağa... Pazar gününe ikinci vinyasa pratik dersimle başladım. Nasıl yoruldum, nasıl zorlandım, anlatamam dicem ama bir güzel anlatacağım. Uzun uzun güneşe selamlar, yağmurlu bir İstanbul sabahına iyi geldi. Böyle günlerde hep Mazhar Alanson'un sesi çalar kulaklarımda, "bu sabah yağmur var İstanbul'da..." diye diye. Uzun güneşe selamlar, ısındırdı vücudu, bir de dersin ortasından sonra savaşçı serileri eklendi. İşte orada bende birkaç kilit belirdi, birkaç kilit çözüldü. Benim sorunum neydi? Birkaç aydır fark ediyorum, savaşçı duruşlarında bir sorunum var. Özellikle seri olarak ardı arkası sınır tanımayan savaşçı serilerinde. Elbette temel olarak yapıyorum duruşu, "eğitmen oldun yapamıyor musun" sorusu geçmesin kimsenin aklından. Gerçi

Dolunay ve dönüşüm

Resim
Dolunay varmış yukarıda. Dün akşam eve gelirken farkettim. Bugün tam halini alacağını algıladım. Eskiden deliler gibi ayın durumunu kontrol ederdim, işlerimi ona göre ayarlardım. Evlilik tarihi, yeni başlangıçlar, radikal değişimler. İyi yapmışsın diyenler olabilir içinizde. Ama artık vın gelir, tırs gider bana ayın durumu... Büyük konuşmak istemem ama uzun süredir astroloji ile arama mesafeler girdi. Benim adıma yararlı oldu; her ay düzenli Susan Miller okumalarım son buldu, güne başlarken günlük burcumda neler oluyor artık ilgilenmiyorum. Kaç saat ayırıyordum eskiden bilmiyorum. Astrolojiye saygım sonsuz, inanırım da, ama artık "eski" bir ilgi alanı benim için. Bence tüm gökyüzü bizim. Kötü bir şey olursa da olunca görsem yeter ve artar. Önceden bilmek istemiyorum bir süredir. Bırakalım sürpriz olsun. Nitekim bugün çevremde ayın hali ve insanların üzerlerindeki gerginlikleri ya da kötü bir şey olacakmış gibi beklemelerine tanık oldum. Önceki halimi gördüm yani. Bir önyar

Akışına bırak

Resim
Akışındayım hayatın. İlk eğitimimin ardından bir sürü plan yapmaya kalkıştım. Planlarım kendi halinde kaldı, plan olma halinden dışarı çıkamadı ve hayat bana akmam gereken yönü gösterdi. Bir sonraki eğitimim olan Vinyasa Flow eğitimime bugün başladım... Akıyorum, akıştayım. Cihangir Yoga'da eğitmenlik yapan Mey Elbi 'nin Om Yoga Stilinde Vinyasa Flow yani Vinyasa Akış eğitimim bugün başladı. 1998 yılında New York'ta Jivamukti Yoga Merkezi'nde yoga yapmaya başlayan Mey, yine New York'ta yer alan Om Yoga Merkezi'nden eğitmenlik sertifikasını almış. Amerika'da, Kosta Rica'da eğitmelik yapmış. Yogayla yaşayan, değerli bir öğretmen kendisi. Om Yoga’daki eğitiminden sonra hemen Hindistan’a giden Mey, Mysore’da Sri Pattabhi Jois’un yanında Ashtanga Yoga uygulamalarında bulunmuş. 1998 yılından bugüne kadar birçok kursa katılan Mey Elbi, Godfrey Devereux ’ten aldığı 300 saatlik eğitimin ardından yoga ile olan bağını daha da derinleştirmiş ve köklendirmiş. Ders

Dik durmanın zarafeti

Resim
Yolda yürürken, dolmuşta giderken, alışveriş yaparken şöyle bir etrafınıza bakın. Ya da o kadar başınızı döndürmeyin, aynanın karşısına geçin ve kendinize bakın. Nasıl duruyorsunuz? Cinsiyet ayrımı yapmanın bir anlamı yok ama özellikle kadınlar daha bir kambur duruyor sanki... Yaş ayrımına hiç gerek yok; bazen 80 yaşındaki bir amca dimdik yolda yürürken, yanında geçen 20 yaşındaki bir kadın sırtının kamburluğu altında adımlarını atıyor. Yorgunluk , bezginlik, bilgisayar başında uzun süreli çalışmalar derken, dik durmak eski bir alışkanlık olup çıkıyor. Uzun süre kambur durmak ise, zamanla başka rahatsızlıklara, ciddi duruş bozukluklarına yol açıyor. Ben herkesi dik durmaya davet ediyorum:) Öğrencilik hayatıyla beraber sürekli sıra başında oturmalar, üzerine eklenen masa başı işler arasında etkilenen omurgalardan biri de bana aitti. Duruşum yavaşça yer çekimine bıraktı kendini. Kapalı bir kalp bölgesi, düşük omuzlar... Yoga ile birlikte bedenimi, omurgamı yeniden canlandırmaya

Keyfin gelsin yerine!

Resim
Havalar erken kararır oldu, bulutlar çoğalır oldu gökyüzünde. İş tempoları yükselirken, trafik çekilmez hale gelirken, nasıl mutlu olunur? Böyle bir ortamdan çıkınca yoga dersine nasıl adapte olunur? Şöyle: Muhteşem yoga dergisi yogajournal 'ın Almanca versiyonunu karıştır karıştır bitiremedim. Ne kadar zengin bir dergi, keşke Türkiye'de böyle bir dergi çıksa. Zor... Paylaşmadan geçemeyceğim bir yazı okudum. O da mutluluk veren asanalarla ilgiliydi. Büyük şehir temposunda gittikçe azalan keyfinizi bu duruşlarla yerine getirebilirsiniz. Uzmanlar belirtiyor: Mutlu ruh hali ne daha çok sahip olan kişilerin, sorun yaşasalar bile, daha kısa sürede mutlu olma, kendilerini neşeli hissetme durumlarına girmeleri kolaylaşıyor. O günkü ruh haliniz düşükse bile, matınızın üzerine ayak bastıktan dakikalar sonra keyfiniz yeniden yerine gelecektir. Uzun süre depresif kalmanın kimseye hayrı olmayacağı kesin. Eğer kendinizi yoga yaparken daha mutlu hissetmek istiyorsanız, bu asanaları mutlaka d

Anlatmam gerek...

Resim
Uzun bir aranın ardından tekrar bloguma yazıyorum. Tatil girdi, yollar girdi, ara girdi ama yoga ile aramıza mesafe girmedi. İzmir'de en yakın arkadaşımla birlikte ormana karşı nefis bir yoga seansı düzenledik. Gökyüzünün mavisi, bulutların pamuksu beyazlığı derken çakralarımız harika bir denge yakaladı. Yakaladı ki böylesine güzel bir haftanın içerisinde buldum kendimi... Anlatacak çok şey var! Bugün çok özel bir gündü benim için her açıdan: Hocam Özlem Liz Vardan 'ın geçtiğimiz sene Kadıköy Belediyesi'yle birlikte yürüttüğü gönüllü projenin devamı için bir toplantımız vardı bugün. Şiddet görmüş kadınlarına özel olarak düzenlenen bu yoga derslerinde, büyük faydalar görülmüştü geçen sene. Türkiye'de bir ilk olan bu gönüllü projeyi başlatan altın kalpli ismi Özlem Hocam, her ne kadar yurt dışına gitmeye hazırlansa da, yaktığı meşaleyi devretmeye kararlıydı. Yoga Alliance eğitim sınıfında gönüllü olan arkadaşlarımızdan Devrim ve ben, düzenli olarak bu projeyi devam ett

Gökyüzünün altındaki güzel bahçe

Resim
Planlarımın sadece kafamda yer aldığını bana bir kez daha hatırlatan Nut, pazar sabahı sertifikamı keyifli bir şekilde alamayacağımı gösterdi. Bir takım aksilikler, gecikmeler derken İzmir'e doğru yola çıktım... Uzun bir araba yolculuğunun ardından, İzmir'e ulaşabildim. Son derece yorgun olmama rağmen, uyku öncesi kendime güzel bir yoga seansı armağan ettim. Yol boyunca belimde oluşan rahatsızlık, neyseki kendini rahatlığa bıraktı. Bence her yolculuğun ardından biraz gevşeme yapılmalı. Güzel bir yerde kalıyorum İzmir'de. Adından belli Güzelbahçe. Akşam karanlıktı gelince ama sabah yeşillikler içinde buldum kendimi. Tertemiz bir hava ve ardından güzel bir kahvaltı, bir de üzerine yine yoga. Hep yoga. Düşüncelerimdeki akış, kendini ormanın yeşilliğine doğru bırakıverdi. Mavi bir gökyüzü vardı üzerimde, hava ılık, sıcak. İzmir'e aksisi yakışmaz ki zaten. İstanbul'a olan sevgim tartışılmaz ama insan doğduğu kentle arasında bir bağ yaşıyor. Benim es geçmiş olduğum bir ba

Mutlu heyecanlardan gizeme...

Resim
Her insanın hayatında çok mutlu olduğu anlar vardır. Mutluluğu tüm iliklerinizde hissedersiniz. Cumartesi günü saat 11'e doğru, mutluluğu iliklerimde hissettim. Sınavın ardından... Cuma akşamı çok heyecanlıydım. Müziğimi kontrol ediyorum, değişik seriler yaratmaya çalışıyorum, içim içime sığmıyor. Gecenin saat 12snde güneşe selam serileri yapıyorum. Olacak şey değil, sınav heyecanı işte. Sabah kursa gelirken, taksiden inerken çantam yere düşüyor, aslında ben sakinim sanıyorum ama bedenim ne kadar heyecanlı olduğumu bana hatırlatıyor. Sınıftaki matları hazırlıyorum, battaniyeleri, ne de olsa ilk sınav benim. Müziği kontrol ediyorum, sonra herkes yerlerine geçiyor... Kalbim güm güm:) Aktif bir ders yapıyoruz, Ashtanga serileri, kartalla birleşmiş savaşçılar vb. 1 saatin sonuna doğru herkes savasanada. Çok kontrollüyüm, hatta çok ciddiymişim ders boyunca. Kontrollü olduğumunda farkındayım. Arkadaşlarım savasanadan kalkıp, dersi bitirme kısmına geldik, eller kalbin önünde: "Ders

Dengesizliğimizin nedeni: Zihnimiz

Resim
Gökyüzünün gücü adına! Biri güneş, diğeri ay... İkisi de içimizdeymiş meğer. Neler saçmalıyorsun diyebilirsiniz. Üstad B.K.S. Iyengar üzerine hazırladığım bitiriş ödevimde içimizdeki güçler yüzünden dengesizlikler yaşadığımızı öğrendim. 1918 yılında dünyaya gelmiş olmuş olan Bellur Krishnamachar Sundararaja Iyengar 'ın 'Yoga ve Siz 'isimli kitabını okudum en son. Iyengar yoganın da kurucusu olan Yogacharya Iyengar'ın harika bir dünya görüşü var. Birlik konusunun hayatın ve yoga alanının her alanında var olmasını savunuyor. Her yoga türünün aynı amaca hizmet ettiğini vurguluyor Iyengar. Hatha yoganın kelime anlamını açıklıyor ve kendi içimde yer alan bir soruya da cevap veriyor: Neden dengesizlikler oluyor içimizde? Cevabı Hatha'da saklı. "Ha" Sanskritçe'de güneş demek, "tha" da ay. Güneş, ruhumuzu temsil ediyor. Güneş istikrarlı, enerjisi hiç tükenmiyor. Ruhumuzun da enerjisi hiç tükenmiyor. Ay ise, her ay gel gitler yaşar. Ay, zihnimizi tem

Enerjimizin son hali

Resim
200 saati tamamlamaya az kala, son pratik dersimizde bu sorunun cevabını verdim kendime: Enerjimiz ne hal aldı? Kocaman, sevgi dolu bir enerji bizim ki... görmek için bir an sınıfa bakmanız yeter... Bugün son dersti. Evet. Bunu not defterime yazarken bile yutkundum. Ardından, ders esnasında birçok arkadaşımın da yutkunduğundan, göz yaşlarıyla ufak tefek mücadele verdiğinden, hatta mücadeleye yenik düştüğünden bile eminim. Amerika'ya gitmeye hazırlanan Melis arkadaşımızın sınav günü bugündü. Ben de asistanıydım:) Gururla! Bunu da belirtmek isterim. Melis'in ders öncesi yaptığı konuşma, zaten kalbimize dokundu: " Bu dersin çok güzel olmasını, bu anı doyasıya yaşamanızı istiyorum. Çünkü bu bir daha olmayacak!" dedi. Elbette en kısa zamanda buluşacağız, ama bugün onun sınavıydı ve evet, aynısı tekrarlanmayacak. An'a odaklanmaktan başka elden ne gelir? Bir yanda dışarda 29 Ekim Kutlamaları'nın gecikmiş geçit töreni bas bas gerçekleşirken, Melis harika bir ders ger

Ustrasana

Resim
Ekim ayının bitmesine az kalsa da, ben çok sevdiğim web sitesi yogaservice.de’nin her ay seçtiği duruşa değinmek istiyorum. Bu ayın duruşu deve duruşu, yani ustrasana . Bedenimizin üst kısmını iyice uzattığımız bu asanada, sırtımızı büküyoruz, ellerimizle önce yukarı, sonra ayaklarımıza doğru uzanıp, ayak bileklerimize tutunuyoruz. Yogadaki arkaya bükülme duruşlarından biridir deve ve oldukça güçlü bir duruştur. Başlangıç sınıflarında da rahatça uygulanabilen ustrasanada, psoas kası çok büyük bir önem taşıyor. Büyük psoas kası olarak geçen bu kas, bedenimizin üst ve alt bölgesini birbirine bağlıyor. Solunum yolu problemlerine, hafif bel ağrılarına, yorgunluğa, strese, kaygılı/ endişeli ruh haline ve regl dönemlerinde yaşanan sıkıntılara iyi gelen bir asana ustrasana. Tansiyon, migren, uykusuzluk problemleri olanların ve ciddi bel& boyun ağrısı çekenlerin yapmaması gereken bir duruştur. Arkaya doğru büküldükçe, bedenimizin ön kısmı tıpkı bir devenin hörgüçünü andırıyor.

Ye. Sev. Dua et... Et ki, bitmesin!

Resim
Son derslere yaklaştığımıza henüz inanamayan ben, mümkünse gerçeklerden kaçmak istiyorum! Ağustos'un sonunda başlayan bu güzel eğitim, Kasım başında bitiyor. Bitmese? Olmaz mı? Sanki bu sınıf bir farklı oldu, etrafım güzel insanlarla sımsıkı sarıldı. Odak konusu aynı, kalpler aynı, hepimiz aynı frekanstayız ve yogayı tamamen hissederek yapıyoruz. Kaygı yok, saçma sapan amaçlar yok, olduğumuz gibi, olduğu gibi... Sanki bir daha bir eğitim alsam, bu sınıftaki gibi olmaz gibi geliyor. Belki bu cümlelerimle gelecekteki eğitimlerime şimdiden haksızlık ediyorum. Benimki sadece şımarıklık, naz niyaz. Kurs uzasa, yetmedi, yetmiyor bana... Dua et... Öğrendiklerim o kadar güzel ki, herkesden farklı farklı şeyler öğreniyorum. Birbirimize çok benziyoruz, hem de çok farklıyız. Önümde güzel rol modellerim, Özlem Hoca, Didem Hoca. Sanırım boşluğa düşmemek için biran önce bir eğitime kayıt olmalıyım:) Geçtiğimiz hafta derinlemesine asanalara odaklaşan biz, bu hafta baya bir hastalıklara odaklandık

Suyun üzerinde bir tekneyim...

Resim
Bugünkü yoga yazıma değişik bir noktadan başlamak istiyorum. Ekim'in aralık ayı gibi geldiği güzel, karanlık İstanbul günlerinde Film Ekimi başladı. İki film izleme şansım oldu şu ana kadar. İzlediğim ikinci film Jack'in Kayık Gezintisi oldu. Bu hafta yoga eğitmenlik sınıfımızda ders anlatıyoruz ve herkes bir çok sevdiği, bir de zorlandığı duruşu alıyor. Sevdiğim duruş tekerlek, zorlandığım duruşsa tekne ya da diğer adıyla kayık .... 09.10.2010: 3 haftadır görmediğim Özlem Hoca, güzel bir müjdeyle bana günaydın dedi. Bir mutluluk, bir hayat enerjisi sardı içimi, dışardaki garip hava bana mısın demedi. Matım üzerinde yatarken, gördüğüm yeşil ağaçlar ve arasıra gözüme takılan bir karga bana kendimi harika hissettirdi. Gel gör ki, bugün ders anlatma, 2 duruş anlatma günüydü. İlk anlatan arkadaşımız Gonca oldu. Öyle bir anlattı ki... Uff, dört dörtlük bir yarı köprü anlatımı yaptı sağolsun. Ardından sıra bende olmasına rağmen, bir gün daha hazırlanma kararı alıp erteledim. Ama h

Meeting Dharma Mittra

Resim
Film adı gibi oldu başlığım ama benim için aynen öyle oldu. Hava yağmurlu, saat trafiğin doruk noktası, ben ve canım arkadaşım Esra arabada mekana doğru yaklaşırken "acaba geç mi kaldım" sorusunu içten içe kendime fısıldarken, bir de baktım karşımda Dharma Mittra. Aynı anda toplantı salonuna yöneldik, elbette önce bir güzel fotoğraf çekildik. Sempatik, mütevazi ve huzur veren bir enerji... Guru dediğin böyle oluyormuş demek ki! Asıl ismi Carlos Augusto Vargas , 1939 yılında Brezilya'da dünyaya gelmiş. Saçlarda aklar var ama kesinlikle 71 yaşında göstermiyor. Gençliğinde güreş ve halterle uğraşmış, hava kuvvetlerinde 7 yıl çalışmış, 1959 yılında yoga yapmaya başlamış. Hocası Sri Swami Kailashananda ile 1964 yılında tanışmış ve adamış kendini yogaya. Ne iyi yapmış... Uzun yıllar gurusunun ashramında kaldıktan sonra, Yoga Asana Center'i kurmuş New York'ta, bugünkü Dharma Yoga Merkezini yani. 1984 yılında (benim doğum yılımda) Master Yoga Haritası'

İçe döndükçe...

Resim
Bugün 3,5 saat yoga yaptım. Sabah ve akşam derslerinde esnedim, uzadım, ileri kapandım, geri açıldım... Günler geçtikçe, her harekette daha çok derinleştiğimi hissediyorum. Her derinleşme değişik duygulara sebep oluyor. İçimde biriken gri bulutlar yavaş yavaş benden uzaklaşıyor. En derinimde aynen böyle hissediyorum. Her asananın bir anlamı var, bedende meydana getirdiği duygular kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Son iki haftadır değişik bir süreçten geçiyorum. İlk başta fiziksel olarak bazı sorunlar yaşadım. Sakatlanma denilmez ama geçtiğimiz haftalarda sol bacağım fazla açılmak istemedi. Belki farkında olmadan zorlandı ve dinlenmek istedi. Bende bedenimi dinledim. Bedenim ve ben, hem ayrı hem bütünüz ne de olsa. Sol bacak 10 gün kadar üstüne yüklenilmesini istemedi. Ona göre hareket ettim. Esnekliğim tıkandı o süre boyunca. "Ne oluyor bana ya?" diye derslerde bol bol düşündüm ama zorlamamam gerektiğini bildiğimden, sakin kaldım. Panik duygumu bastırdım , hırslanmadım

108 sayısı...

Resim
108 sayısının kerameti nedir? Gelecek hafta Uluslararası Barış Günü'nden önce, dünyadaki birçok yogi/yogini 108 kere güneşe selam, kriya yapmaya ya da 108 kere mantra söylemeye, 108 dakika meditasyon yapmaya hazırlanıyormuş. Kaliforniya'dan başlatılan Global Mala Yoga Projesi, dünyada barış ve huzurun sağlanması için en uygun günlerin 19 ve 20 Eylül olduğuna dikkat çekiyor, ayrıca vurguluyor: 108 sayısı önemli. 108 sayısının asıl önemini arıştıran yogaservice.de, Pieter Moree isimli matematikçiden ilginç bir yanıt almış: Büyük bir karenin içinde ufak karelerin olduğunu düşünün. Tam ortasında bir yoga gurusu oturuyor ve etrafında, her karede yoga bilmeyen, hiç yoga yapmamış olan in sanlar oturuyor. Guru tek başına yoga yapmaya başlıyor, her gün yanındaki (yatay, dikey ya da çaprazından) bir kişi yoga yapmaya başlıyor. Her yogi yapan kişinin yanındaki kişi de yoga yapmaya başlıyor. Bu ağ gittikçe büyüyor. Üçüncü gün 5 kişi yoga yapıyor, ayrıca yoga yapan her 4 öğrenciye, 3 ta

Kaliteli duruş= Kaliteli hayat

Resim
Bloguma aslında sıcak sıcak yazmak istiyorum, hemen cumartesi dersinin ardından mesela. Ama dersler etkisini akşam eve gelince gösteriyor. Dersden çıkınca kendimi son derece huzurlu hissediyorum, kesintisiz bir uyku çekiyorum. Her zamankinden daha erken uyumam, ne kadar yoğun çalıştığımızın en büyük kanıtı. Cumartesi ve pazar günü Özlem Hoca'yla tam gaz yoga yaptık. Günde 6-7 saat yoga yapmak inanılmaz bir deneyim. Pazartesi gününe ise Didem Hoca'yla beraber yoga yaparak başladım. Sabah dersinde sadece ben olduğum için Didem Hocamın özel öğrencisi gibiydim. Sabah üzerimdeki yorgunluğumu, Didem Hocanın yumuşacık ve sakinleştirici enerjisi sayesinde anında attım. Kendimi çok şanslı hissediyorum... Her açıdan:) 04.09.2010: Oturarak yapılan asanaları ve twistleri inceledik. Diz üstü yapılan, bileği güçlendiren seriler öğrendik. El bileklerimin, kolllarımın bu serileri tekrarlamaya çok ihtiyacı var. Her twistin iç organlarımıza harika bir masaj yapabileceği daha önceleri aklıma ge

Savaşçı III

Resim
Yogayla ilgili birçok siteyi takip etmeye çalışıyorum. En çok hoşuma gidenlerden biri ise yogaservice.de sitesi. Almanya'da olup biten yoga çalışmalarını takip etmek, haftalık ya da aylık haberleri elektronik posta olarak alarak ufku genişletmek mümkün. Site her ay ayın asanasını seçiyor. Güzel başlangıçlara sebep olan Eylül ayının asanası Virabhandrasana III. Savaşçı pozisyonlarının sonuncusu olan Virabhandrasana III hakkındaki bilgileri bu ay yoga hocası Detlef Alexander vermiş. Gündelik hayatta kafamız çoğu zaman bulanıktır. Net düşünemeyiz, net olarak ne hissettiğimizi bilemeyiz. Zıtlıklar, gel-gitler yaşarız. Genel bir bulanıklık hakim olur ruhumuza. Uzun süren bulanıklıklar ise insana acı verir. Buna fayda sağlayan önemli bir asana olan Virabhandrasana III, içimizde ve çevremizde yaşadığımız karşıtlıkların dengeyi yakalamasında yardımcı olur. Yukarısı- aşağısı, ben ve öteki ayrı kavramlar gibi gözükür, bir yandan bu tarz kavramlardan ayrı olsak da, diğer yandan bu kavra

Tanrıça kartları

Resim
İki gündür yoga yapmadım. Her gün yoga yapınca, iki gün yapmamak çok tuhaf oluyor. Ama aklım hep yogadaydı. Neyse ki yarın hem pratik hem teorik yoga dersim var... İnsan daha ne ister ki? 29.08.2010: Mesela Tanrıça Kartları ister:) Bir melek misali hayatıma süzülen Özlem Hoca, pazar günü bize Tanrıça kartı çektirdi. Sınıfın sayısı cumartesiye göre daha azdı, ama biz tam gaz çalışmaya devam ettik. Duruşları incelemeye devam ettiğimiz derste Surya Namaskara (güneşi selamlama) üzerine durduk. Ashtanga serilerine yoğunlaştık ve B serisini bile denedik. Bile diyorum, çünkü hareketlere geçişler bol zıplamalı ve daha zor. En azından bana öyle geldi. Halen kol kaslarımın çalıştığını hissediyorum. Günün en güzel kısımlarından biri, her öğrencinin öne gelerek bir set Surya Namaskara yaptırmasıydı. Sınıfta biz bize olmamıza rağmen, öne gelerek bir eğitmen adayı olarak hareketi yaptırmak çok heyecan vericiydi. Sesim heyecandan titredi, ilk kez bunu bir sınıfın karşısına çıkarak denedim. Yoga ya

Dağ gibi güçlü olmak

Resim
Şu anda kollarımda bir ağrı var. Ama kendimi çok iyi hissediyorum...Biraz geç kaldığım ders saat 10 civarı başladı ve yaklaşık 5 saat boyunca yoga yapmak gibisi yok. Hem de bir gün içerisinde... Özlem Hoca'yla bugün tanıştım. Hayatımda gördüğüm en güzel, en duru kadınlardan biri. Yoganın sonsuz yakıştığı bir isim ve daha bir gün oldu vakit geçireli ama yogayla bütünleşmiş bir hoca. Herkesle teker teker ilgileniyor ve yüzünden gülümsemesi eksik olmuyor... Çok hoş çok. 28.08.2010: Asanaların yakın incelemesine başladığımız bu derste, bir dağ duruşunun ne kadar zor olduğunu anladım. Tadasana'da kendinizi bir dağ kadar güçlü hissediyorsunuz. Dağ gibi güçlü olmak. İnsan bu hayatta başka ne ister ki? Bugünkü derste ağırlıklı olarak kök çakraya yönelik duruşları çalıştık. Ayaklarımızın toprağa kök salmasıyla, ellerimiz gök yüzüne doğru uzandı. Upuzun, dengede, bol nefesli ve geliştirici bir ders oldu benim için. Sınıfta sürekli 2'li çalışmalar yaptık. Farklı arkadaşlarla, duruşl

Kurs başlar... (Ders 1-2)

Resim
Eğitim nihayet başladı. Nihayet diyorum çünkü bugünü gerçekten bekledim. Beklerken heyecanlandım, umutlandım ve sonuç: harika. Kendimi uzun zamandır bu kadar tam hissetmemiştim. İlk iki günde böyle hissedince, gerisinin de güzel gelişeceğini tahmin etmek zor olmuyor benim için. Sanki bundan sonra her şey daha kolay olacak. Gerçi sihirli bir değnek dokunmuyor kafanıza. Ama şu anda sadece bu psikolojide olabilmek bile güzel. Ders 1: 21.08.2010 tarihindeki dersimize gitmeden önceki gece, saatin alarmını ayarlayıp ayarlamadığımı beş altı kere kontrol ettim. İlk derse geç kalmak istemezdim. Kalmadım da:) Matımı hazırladım, suyumu, havlumu da yanıma aldım. Güzel bir kahvaltının ardından gittim kursa. Acaba nasıl insanlar var? Herkes çok mu deneyimli, benden ileri mi gibi klasik gereksiz sorular vardı kafamda. Sınıfla tanışınca, ortamın ne kadar sıcak ve sınıftaki herkesle nasıl benzer olduğumu gördüm. Mühendisi, bankacısı, reklamcısı, spor öğretmeni.... Çeşitli alanlardan kişiler yoga eğitm

Ben ve yoga

Resim
İnsan başına ne geleceğini hiç bir zaman bilemiyor. Hiç. Oysa hep bildiğimizi sanıyoruz, geleceğimizi planladığımızı iddia ediyoruz. İnsan olarak baya iddialıyız. Ne hoş! Ne kadar da boş... Dilerim herkesin planladıkları, yaşadıklarına yakın gider ve güzel şeyler yaşanır. Bu blogu oluşturmak benim için büyük bir başlangıç. Bu noktaya nasıl geldim tam olarak bilemiyorum. Tesadüfen demek isterim ama tesadüf denen kavram bence bu hayatta yok. Geçtiğimiz sene (2009) aylardan Eylül'de, bir iş görüşmesi yapmak üzere (editörlük) Mecidiyeköy'e gittim. Çok ciddiye almadığım bu iş görüşmesi, son derece iyi geçmiş ve işe kabul edilmiştim. İş daha önce yaptığım bir işti, ancak yapım aşamasında olan bir iş yerindeydi. Nitekim 7 ayın ardından iş yerinden ayrılırken, iş hala yapım aşamasında kaldı ve benim istifamdan 2 ay sonra da kapandı. Bu işe girmeye zaten meraklı değildim ve bana iş anlamında da bir şey katmayan bu iş, beni yeni bir hayata sürükledi. Yoga ile tanıştım. Yoga ve ben, bu iş